Toplum teriminin bu zamanda oluşmasını sağlayan
insanoğlu oluşumlarına bakacak olursak, yeryüzüne geldiğimiz günden beri hep
bir arayış , uğraş ve ilerleyiş içerisinde olduğumuzu gözlemlemiş bulunmaktayım.
Gerek diğer varlıklara olan üstünlüğümüz gerekse her canlıdaki yaşama dürtüsü önce doğayla
sonra birbirimizle çatışmamıza , savaşmamıza ve hayatta kalma mücadelesine
dönmüştür.
Zamanla hayatta kalanlarımızın çoğaldığını gördükçe gücümüzü fark etmiş, ve gücümüzü kullanmayı öğrendikçe bizi diğer canlılardan ayıran unsurumuz olan aklımızı ve yeteneklerimizi kullanmamız söz konusu olmuştur. Nitekim de gelinen zaman gelinen çağ bunun kanıtıdır. Bunun için ilk insanlığın oluşturduğu toplum kavramlarından başlayarak günümüze kadar gerçekleşen yaşam mücadelesini ve etmenleri ele alacak olursak ; her zaman birlikte yaşama gereksinimine muhtaç olan insanoğlunun çoğalan birliği aklın iradesi dışında tüketimi artırmış,yetebilmek adına üretimi gerektirmiştir.İhtiyaçlarına cevap bulabilmek adına zamanla yaşayarak öğrendiği sadece gününü kurtarmasını sağlayan avcılık döneminin yetersizliğini anlayarak seri üretime-daimi üretime yani tarıma geçmiştir. Bu alan da çoğalan insanoğlunun ilk yarışına üretim girmiştir. Kaynağı bol olan doğa tüm bu ihtiyaçlara tarımla cevap vermiştir ve böylece üretip çoğalmayı, çoğalıp eskisine nazaran çok daha iyi ilişkiler kurmayı öğrenmişizdir. İyi ilişkiler kurmak beraberinde profesyonellik gerektiren işleri gerçekleştirmemizi sağlamış ve üretimde alet edevat devrine geçmemize zaman içinde de insansız bile çalışabilen büyük makineleri üretmemize olanak sağlamıştır. Bu makineleşme devri bir çoğumuzun tarih kitaplarından öğrendiği gibi sanayi devrimiyle olmuştur. Artık çoğalan gücümüze cevabı sanayi devrimi vermiş ve bu devrim bir çok zor işin kırıcı anahtarı olmuştur. Talebin arzı yaratmasıyla üretim, tüketim eskisine nazaran kat be kat artmıştır. Böylece köylerden yani Tarım toplumu olgusuyla düşündüğümüz daha az güce sahip olduğumuz bir çağı geride bırakıp sanayi toplumunu oluşturmaya başlamış kentleşmeye doğru yol almışızdır. İlk önceleri Emek sonra Buharlı daha sonra da elektrikli makine üretimiyle merkezileşen güçler kurmuş bu güce, para adı altında sermaye birikimine dayalı ve doymayan bir toplum oluşturmuşuzdur. Kar adı altında paranın motivasyonunu arttırıp ürettiğimizle yetinmeyi daha fazla kazanmayı hedef haline getirip her alanda geliştirmeyi arttırmış ve bu yüzden de bilim ve teknikte daha fazla ilerlemek zorunda olduğumuz bir yarış içerisine girmişizdir. Hayatımızda bundan sonra sürekli yer edinen bu yeni kavramlarla sonraki ilerleyişimizde bize bir önceki topluluktan ayrı topluluk olan sanayi toplumu kavramını getirmiştir.
Zamanla hayatta kalanlarımızın çoğaldığını gördükçe gücümüzü fark etmiş, ve gücümüzü kullanmayı öğrendikçe bizi diğer canlılardan ayıran unsurumuz olan aklımızı ve yeteneklerimizi kullanmamız söz konusu olmuştur. Nitekim de gelinen zaman gelinen çağ bunun kanıtıdır. Bunun için ilk insanlığın oluşturduğu toplum kavramlarından başlayarak günümüze kadar gerçekleşen yaşam mücadelesini ve etmenleri ele alacak olursak ; her zaman birlikte yaşama gereksinimine muhtaç olan insanoğlunun çoğalan birliği aklın iradesi dışında tüketimi artırmış,yetebilmek adına üretimi gerektirmiştir.İhtiyaçlarına cevap bulabilmek adına zamanla yaşayarak öğrendiği sadece gününü kurtarmasını sağlayan avcılık döneminin yetersizliğini anlayarak seri üretime-daimi üretime yani tarıma geçmiştir. Bu alan da çoğalan insanoğlunun ilk yarışına üretim girmiştir. Kaynağı bol olan doğa tüm bu ihtiyaçlara tarımla cevap vermiştir ve böylece üretip çoğalmayı, çoğalıp eskisine nazaran çok daha iyi ilişkiler kurmayı öğrenmişizdir. İyi ilişkiler kurmak beraberinde profesyonellik gerektiren işleri gerçekleştirmemizi sağlamış ve üretimde alet edevat devrine geçmemize zaman içinde de insansız bile çalışabilen büyük makineleri üretmemize olanak sağlamıştır. Bu makineleşme devri bir çoğumuzun tarih kitaplarından öğrendiği gibi sanayi devrimiyle olmuştur. Artık çoğalan gücümüze cevabı sanayi devrimi vermiş ve bu devrim bir çok zor işin kırıcı anahtarı olmuştur. Talebin arzı yaratmasıyla üretim, tüketim eskisine nazaran kat be kat artmıştır. Böylece köylerden yani Tarım toplumu olgusuyla düşündüğümüz daha az güce sahip olduğumuz bir çağı geride bırakıp sanayi toplumunu oluşturmaya başlamış kentleşmeye doğru yol almışızdır. İlk önceleri Emek sonra Buharlı daha sonra da elektrikli makine üretimiyle merkezileşen güçler kurmuş bu güce, para adı altında sermaye birikimine dayalı ve doymayan bir toplum oluşturmuşuzdur. Kar adı altında paranın motivasyonunu arttırıp ürettiğimizle yetinmeyi daha fazla kazanmayı hedef haline getirip her alanda geliştirmeyi arttırmış ve bu yüzden de bilim ve teknikte daha fazla ilerlemek zorunda olduğumuz bir yarış içerisine girmişizdir. Hayatımızda bundan sonra sürekli yer edinen bu yeni kavramlarla sonraki ilerleyişimizde bize bir önceki topluluktan ayrı topluluk olan sanayi toplumu kavramını getirmiştir.
Ancak tarım insanlığın varlığının devamı için her
daim zaruriyeti yüksek bir olgu olmuştur.
Var olan düzende her daim üretimin ilk öncülü tarımla olduğu için yıllar
öncesinden bu zamana devam eden ekonomik sistemin bile temeli tarıma
dayanmaktadır. Bu yüzdendir ki iktisadın temelini oluşturan fizyokratlar ekonomiyi tarımla özdeşleştirmişlerdir.
İnsanoğlu için bu denli önemli olan tarım, ihtiyaçlarımıza daha iyi cevap vermesi
adına da seri ve profesyonel üretime geçmemizi sağlamıştır. Profesyonellik ise elbette
ki eğitimle sağlanacaktır. Ancak zaman içinde sadece tarım yeterli olmamakta
akabinde var olan düzene arz, artık sanayi tarafından sunulmaktadır. Tarımın bile daha verimli olmasını sanayi
sağlamaktadır. Peki gelişen teknoloji ve sanayi nasıl sürdürülebilir? Bu sorunun
cevabı da tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişimize sağlayan “eğitim” olarak adlandırdığımız kavramdır. Bu
ilerleyişte bir adım daha öteye geçebilmek adına kaliteli eğitimin varlığının
önemi kaçınılmazdır. İşte günümüz dünyasında eğitim bu aşamalardan geçerek
artık daha iyisi çok daha iyisi için gün be gün geliştirilmektedir. İnsan
zekası aklın sınırlarını zorlayan dahice buluşlarını bu sayede koymaktadır. Ve sonunda sanayiyle birleştirdiğimiz müthiş
buluşlar da bizi bir gün doyuramaz hale getirip ‘bilgi çağı’ dediğimiz çağı
oluşturacak bilgi yarışına girmişiz ve sanayimizi büyük çoğunlukta
tamamladığımız yerlerde bilgiyi daha hızlı işleme daha çok alana yayılma
olanaklarını sağlayan bilgisayar buluşunun bilgi kelimesiyle çoğu şeyi
gerçekleştirebildiğimiz bu zamana doğru yol almışızdır. Dolayısıyla oturduğumuz
yerden işleri yapmak, daha az insan gücüne olan ihtiyacımız bilginin önemini
iki kat arttırmış ve bizi bilgi çağının da ilerisine taşımıştır. Halen daha vasıflı
kol gücündense vasıflı beyin gücünün itibar gördüğü bu çağda tarım sanayi ve
bilgi toplumunun hepsini bir arada yürüterek kendimizi daha ileri taşıyacak çıkış
kapıları aramaktayız.
Bu arayaşı gelişen teknolojiyle gerçekleştirecek olan genç beyinlere yükleyerek daha ileri gidebileceğimiz aşikardır. Ve hiçbir devlet yoktur ki ; yatırımını sadece koca dev makinelere, minimal boyutta ki cihazlara bel bağlasın veya silahlara, binalara, şehirlere ve kentlere.. İşte tüm bu ilerleyişin asıl mücevherleri genç beyinlerin eğitimidir. Onların eğitimi insanlığın ilerleyişi demektir.
Bu arayaşı gelişen teknolojiyle gerçekleştirecek olan genç beyinlere yükleyerek daha ileri gidebileceğimiz aşikardır. Ve hiçbir devlet yoktur ki ; yatırımını sadece koca dev makinelere, minimal boyutta ki cihazlara bel bağlasın veya silahlara, binalara, şehirlere ve kentlere.. İşte tüm bu ilerleyişin asıl mücevherleri genç beyinlerin eğitimidir. Onların eğitimi insanlığın ilerleyişi demektir.
Eğitimin önemi her çağda dikkate alınmış. Her dönem
de kendi imkanlarıyla geliştirilmiştir. Ve bugün de eğitime önem veren
toplumların gelişmişliği de göz önüne alındığında eğitimin bizi nerelere
taşıdığı görülmektedir.
Bu yüzden bulunduğumuz çağın eğitiminin nasıl olması gerektiğini
değerlendirecek olursam ; teknolojiyle desteklenen bir eğitim evet ancak
verimliliğin özellikle Türkiye için gereken şartı mevcut genç beyinlerin odak
noktalarındaki hali hazırda sosyal ağları ele alıp bunları değerlendirecek bir
kullanım ile eğitimin daha verimli olacağını düşünüyorum.
İlerleyişimizi devam ettirecek mirasımız, araştırmaya,
geliştirmeye, düşünmeye ve yenilikler
ortaya koymaya yönelik olmalıdır. Günümüzde eğitim ne yazık ki
araştırmacılıktan ziyade kopyala – yapıştır dan ibarettir. Ve internet çağında
eğitimcilerin öğrencilere verdiği araştırma ne yazık ki internet ortamında
bulunan birkaç sayfalık yazının aynen alınıp hocaya verilmesiyle son bulmaktadır.
Bu sadece ilkokullarda değil üniversitelerimizde bile bu şekilde devam etmektedir.
Bu konuda neredeyse en büyük sorumluluk biz eğitimcilere düşmekte ve eğitimci olarak yapılabileceklere bakacak olursak öncelikle eğitim sistemimiz dahilinde öğrencilerin sadece sistemin gerekliliği olduğu için değil, eğitim alanında yenilik üretmek adına bir şeyler ortaya konmasını sağlamaya teşvik edilmelidir. Çünkü böyle devam ederse sayfa sayfa kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanmış, çıktısı alınmış kağıtlar, müsvedde olmaktan öteye maalesef geçemeyecektir. Hep bir adım ötesine gitmeye çalışmak diye nitelendirdiğimiz eğitim sadece olduğumuz yerde debelenmek olarak kalacaktır.
Bu konuda neredeyse en büyük sorumluluk biz eğitimcilere düşmekte ve eğitimci olarak yapılabileceklere bakacak olursak öncelikle eğitim sistemimiz dahilinde öğrencilerin sadece sistemin gerekliliği olduğu için değil, eğitim alanında yenilik üretmek adına bir şeyler ortaya konmasını sağlamaya teşvik edilmelidir. Çünkü böyle devam ederse sayfa sayfa kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanmış, çıktısı alınmış kağıtlar, müsvedde olmaktan öteye maalesef geçemeyecektir. Hep bir adım ötesine gitmeye çalışmak diye nitelendirdiğimiz eğitim sadece olduğumuz yerde debelenmek olarak kalacaktır.
İşte
eğitimin liderliğini yapan eğitimciler, her alanda sağlam temeller atabilecek böylece
güçlü nesiller yetiştirecek ve eğitimle elde ettiğimiz her bilgiyi gerek bilgi çağında
bulunduğumuz bilgisayarlarda gerekse sanayimizde hatta ve hatta basit tarımda
bile kullanabilecek ve ilerleyebileceğizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder